11 Temmuz 2008 Cuma

TİRAMİSU TART


Uzun suren sessizliğimi laptopumun arızalanmasına, mezuniyetime, yüksek lisans başvurularıma ve en önemlisi de 4 senenin yorgunluğunu atmak için kısa bir süreliğine yaptığım tatile bağlarsam, sanırım beni affedersiniz. (= Ama merak etmeyin, sessiz kaldığım süre boyunca boş durmadım; derslerden ve tez çalışmalarımdan vakit buldukça ve kendimi kötü hissettikçe bir nevi terapi ve dinlenme amacıyla mutfağa girdim, ve yine farklı tarifler deneyip hepsinin fotografları çektim, blogumda sizlerle paylaşabilmek için.

Denediğim yeni tariflere geçmeden önce, önceden yaptığım fakat bloguma koyma fırsatını bulamadığım bir tarifimi sizlerle paylaşamak istiyorum. Klasik tiramisu lezzetini tart hamuru kullanarak denedim. Kahveli lezzetleri seviyorsanız mutlaka siz de denemelisiniz.



HAZIRLANIŞI:

Tart hamurunu Hurmalı Kajulu Tart tarifimde olduğu gibi hazırlıyoruz, yalnız bu tart için hamura çekilmiş kaju değil sadece 1 yemek kaşığı türk kahvesi ilave ediyoruz. Tiramisunun kremasını da yine aynı tarifimdeki peynirli kremaya bir paket (90gr) beyaz çikolata ilave ederek hazırlıyoruz ve pişen tart hamurunu servis tabağına aldıktan sonra üzerine kremayı eşit bir şekilde yaydıktan sonra tartımızın üzerini kakao-türk kahvesi karışımı ile kaplıyoruz.

Afiyet Olsun..

1 Mayıs 2008 Perşembe

YEMEK ŞÖLENİ

Geçen sene Zühtüpaşa Lions Kulübü ve Sofra Dergisi işbirliği ile düzenlenen ve benim de birinci olduğum yemek yarışmasının ikincisi geçtiğimiz Çarşamba günü ( yani 23 Nisan’da, yani blogumun doğum gününde (: ) Bostancı Greenpark Otel’de düzenlendi. Göztepe Devlet Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Servisi’nin yapımı yararına düzenlenen yarışmada bu sene Yaş Pasta’lar yarıştı.
Sofra Dergisi'nin verdiği yarışma katılım kuponunu doldurarak tariflerini gönderenlerin arasında seçilen 10 finalist, sabahın erken saatlerinde Greenpark Otelin mutfağına girerek pastalarını hazırlamaya başladılar. Uzun süren hazırlama aşamasından sonra yarışmacıların tamamı mutfaktan birbirinden farklı ve lezzetli pastaları hazırlayarak çıktılar.


Şimdi siz tüm bunları nasıl bu kadar detaylı bildiğimi ve pastaların fotoğrafları nereden bulduğumu merak edeceksiniz, sizi daha fazla meraklandırmadan hemen açıklayayım. Bu seneki yarışmaya yine katıldım ben(:, ama bu sefer yarışmacı olarak değil, yarışmaya katılmaya hak kazanan bir arkadaşımı ve annemi desteklemek için katıldım. Aslında ben geçen sene çok eğlendiğim ve hoş vakit geçirdiğim bu etkinliğe “yarışma yakını” sıfatıyla katılmak istemediğim ve “yarışmacı” sıfatını kendime daha çok yakıştırdığım için bu sene yine başvurdum yarışmaya. (: Ama “Şampiyon olan takım, yeşil sahalardan çekilmeli, başkalarına şans vermeli” diyerek, kabul etmediler beni.

(Tabi ben yine dayanamayıp, annemin kepini başıma takıp, poz verdim objektiflere)

Neyse biz yarışmaya geri dönelim… İlk olarak mutfak çalışmalarından birkaç kare göstermek istiyorum. Gerçi elimde sadece annemin çalışmalarını gösteren fotoğraflar var ama sakın yanlış anlamayın, bu durum bizim bencillik yapmamızdan değil, organizasyonu düzenleyenlerden kaynaklanıyor. Organizasyonu düzenleyen ekip, geçen senenin aksine, nedenini anlayamadığım bir sebepten dolayı(!), mutfağa girip fotoğraf çekmemize izin vermediler. Bu sebepten dolayı da ablam sayılı fotoğraf çekme hakkını annemden yana kullanmış. (:

( Bu arada tüm azarlama ve engellemelere rağmen, bin bir zorlukla bu fotoğrafları çeken ablama teşekkürler. )

Ve yaklaşık 4 saat süren hazırlıklardan sonra tüm finalistler ellerinde pastaları, yüzlerinde başarmanın verdiği mutluluk ifadesiyle çıktılar mutfaktan ve bize hazırladıkları tarifleri ile poz verdiler.


Yarışmacılar pastalarının kısa bir tanıtımını yaptıktan sonra pastalarını tüm jüri üyelerine tek tek gösterip ilk puanlarını almaya başladır. Ödüllü aşçılardan ve ünlü sanatçılardan oluşan jüri tarifleri tadıp, tariflere “lezzet” puanlarını vermeye başlayınca tüm finalistlerin heyecanı artmaya başlamıştı. Bu heyecan durumu sadece bir finaliste yarışmanın başından sonuna aynıydı, hatta diğer finalistlerin aksine ondaki heyecan durumu giderek azalan bir parabol eğrisi gibi zaman geçtikçe “0” noktasına yaklaşıyordu. Çünkü emindi kendisinden, kesinlikle dereceye giremeyecekti. Lafı daha fazla uzatmadan hemen açıklayayım bu kişiyi: bahsi geçen kişi tabi ki ANNEM..! Zavallı kadın daha yarışmaya başlamadan elenmişti. Suçu geçen seneki birincinin annesi olmaktı ve o da bunun bedelini ağır ödedi. (: Tüm jüri üyeleri bu gerçeği göz önünde bulundurarak değerlendirdikleri için annemin tarifini, hak ettiği değeri bulamadı annemin pastası.

Yarışma sonunda jüri üyelerinden Yılmaz Morgül gelip: “5 numaralı tarifi, hani şu kurumeyveli olanı paketleyin, ben onu götüreceğim.” demesi ve Greenpark Oteli aşçılarının : “En güzel pastalardan biri İncirli-Hurmalı olandı.” yorumlarını yapmasına rağmen (: nedense dereceye girememişti annem.

Neyse yarışmanın tatsız yanlarını bir kenara bırakıp, dereceye giren pastaları açıklamadan önce, sizlere annemin ve arkadaşımın pastalarından bahsedeyim biraz.


Resimde gördüğünüz pastalardan sağdaki (yani 5 numaralı pasta) anneme ait. Hiçbir pastanede bulamayacağınız çok farklı ve orijinal bir tarif. Bu pastaya farklılık veren onun o çok lezzetli incirli -hurmalı kreması ve bu kremanın ceviz-krokan ve labne ile uyumu. Kuru meyvenin faydalarını bilen anneler, çocuklarına kuru meyve yedirebilmek için bu pastayı mutlaka evlerinde denemeli. Ama bunun için biraz sabırlı olmaları gerekecek, çünkü bu lezzetli ve faydalı pastanın tarifini, tüm detaylarıyla, ilerleyen günlerde blogumda yayınlayacağım.

Resimde görünen 3 numaralı tarif ise arkadaşım İlknur'a ait. Pastanın ismi de enaz kendi kadar orijinaldi - Porta-Chic Pastası. Porta-Chic Pastasının da hakkını yememek lazım, çünkü bu pasta uzun süren uğraşlar ve uykusuz gecen geceler sonunda ortaya çıktı. (: Tarifin ortaya çıkması geçici bir süre, yani İlknur'a finalist olduğu haberi gelene kadar, rahatlatmıştı onu . Ama İlknur'a finalist olduğu haberi geldiği zaman, ikinci sıkıntılı dönem başlamış oldu. İlknur haberin geldiği günden itibaren, hergün bir yandan bana laf sayarak (Kübraaa, yaktın benii!! -yarışmaya tarif yollamasını ben sölediğim için suçlu olmuştum) bu pastanın birçok farklı modelini denedi. Her seferinde yaptığı pasta, evdeki uzman juri tarafından değerlendirildi, eksik yönleri söylendi ve pasta tam anlamıyla beğeni toplayana kadar bu pastanın yapımına devam edildi. Ve böylece resimde gördüğünüz pasta ortaya çıkmış oldu. Bu arada, bir önceki cümlede bahsi geçen uzman kişi Sayın Hasan Tayyip Altuncu'dur. Kendisi İlknur'un abisi olmakla birlikte, işinin ehli olan bir kahve gurmesidir. (:

Ve en sonunda geldik dereceye giren pastalarımıza. Resimde gördüğünüz pasta yarışmanın birincisi olan Süreyya Mecit'e ait. Süreyya Hanım, tart hamurunun içersine tahinli-cevizli bir krema koyup, üzerini de çikolatalı kreplere sardığı muzlarla süslemişti pastasının. Aslında her ne kadar bu tarif Yaş Pasta'dan çok Tart kategorisine girse de, Türk Damak tadına uygun ve lezzetli bir tarifti.

Finalistlerden Selin Turgut yukarıdaki resimde gördüğünüz "Çocuk ve Bahar" isimli pastasıyla yarışmanın ikincisi oldu. Bu pastadan tadamadığım ve de dilimlenmiş halini göremediğim için pastanın içeriği konusunda herhangi bir yorum yapamıyorum. Ama son derece profesyonel görünüme sahip olan bu pasta için, yüksek lisans öğrencisi olan Selin Turgut'u tebrik ediyor, eğitim hayatında başarılar diliyorum.

Üçüncü olan pastamız ise başkentimizden gelen ve Gazi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Ülkü Bayhan'a aitti. Ülkü Hanım, hazırladığı pandispanyaya marmelat sürerek rulo şeklini verdikten sonra dilimleyip derin bir borcamın kenarlarına ve tabanına güzelce yerleştiridikten sonra, hazırladığı panna cotta ile borcamı tamamen doldurup pastanın donması için bir süre bu şekilde buzdolabında bekletmiş. Daha sonra da servis yapacağı düz bir tabağa, borcamı ters çevirerek pastasını çıkarmış ve bu güzel görünümü elde etmiş.

Dereceye giren tüm finalistleri burdan bir kez daha tebrik ediyor ve yarışmaya katılan diğer 5 finalistimizin hazırladığı pastaların fotograflarıyla size şimdilik veda ediyorum..

21 Şubat 2008 Perşembe

KAKAOLU KALPLİ KURABİYE


MALZEMELER:
  • 300gr tuzsuz tereyağı veya margarin
  • 500gr un
  • 150gr pudra şekeri
  • 100gr toz fındık
  • 1/2 paket kabartma tozu
  • 2 yemek kaşığı kakao

YAPILIŞI:

  1. Oda sıcaklığındaki tereyağını pudra şekeri ile birlikte bir kaba alın ve şeker eriyene kadar mikserleyin.
  2. Hazırladığınız tereyağı-şeker karışıma önce toz fındığı daha sonra unu, kabarta tozunu, ve kakaoyu eleyerek ilave edin.
  3. Hamuru bir saat kadar buzdolabında dinlendirdikten sonra, elle koparıp uzun şeritler halinde hazırladığınız hamurlara kalp şeklini vererek 170 derecede pişirin.

Afiyet Olsun..

15 Şubat 2008 Cuma

İLK WORKSHOP ÇALIŞMAM..

Daha önceden de belirttiğim gibi bir kişiye verilebilecek en güzel hediye, onun için özel olarak sizin emeğinizle hazırlanan hediyedir. Yani, bir hediyenin özel ve güzel olması için; o hediyeye 'zamanınızdan ve paranızdan' daha farklı birşeyler katmalısınız, hele bir de o hediye sizin için çok özel ve değerli olan bir insan için hazırlanıyorsa, daha da özel olmalıdır o hediye...

Benim gibi düşünen 3 arkadaşımla beraber, kalbe giden yolun mideden geçtiğini de bildiğimiz için(: 14 Şubat Sevgililer Günü'nde Keyveni Catering'in düzenlediği "Aşkın Lezzetleri" kursuna katıldık ve sevdiklerimiz için Keyveni Catering'in Sevgililer Günü için oluşturduğu menüyü hazırladık. Keyveni Catering'in Sevgililer Günü Menüsünde 'Kalpli Kakaolu Kurabiye', 'Kalpli Marmelatlı Kurabiye' ve 'Aşk Pastası' vardı. Keyveni Catering'in 2 ustasının da yardımıyla tüm tarifleri en güzel şekilde hazırladık ve sevdiklerimizle paylaşmak üzere paketleyip, evlerimize getirdik.


Kurabiyelerin hamurunun yoğurulmasında, şekil verilmesinde ve pişirilmesinde bize yardım eden Kadir Usta'ya, Aşk Pastası'nın hazırlanışını bize uygulamalı olarak gösteren Gazi Usta'ya ve en önemlisi de Catering sektöründe önemli bir yer tutan, Keyveni Catering'e düzenlemiş olduğu bu ücretsiz kurs için teşekkür ediyor ve bu tarz ücretsiz aktivitelerinin artarak devam etmesini diliyorum.

Yaptığımız pastanın ve tüm kurabiyelerin tariflerini önümüzde günlerde ekleyeceğim...

10 Şubat 2008 Pazar

AŞURE



Türk mutfağının en eski tatlılarının başında gelen aşure, bilinenin aksine sadece Muharrem ayında değil, evdeki bereketi artırması için sık sık pişirilirmiş anadolu evlerinde. Ayrıca anadolu insanı evlenmemiş kızı olanın aşure yapması gerektiğine inanırmış. Çünkü onlara göre aşurenin amacı ‘evlenecek kızım var’ mesajını vermekmiş. Bu yüzden anneler aşureleri yapar, ama dağıtma işini her zaman evin genç kızına bırakırlarmış, böylece evin genç kızı aşure dağıtırken bir nevi görücüye çıkarmış.

Bizim evde de geleneğin aksine evin kızları aşureyi yapar; anne ise güzelce giyinir, süslenir ve aşureyi dağıtır. Bu sistem yaklaşık 4 senedir böyle işliyor ama malesef hala evde bizim 'genç kız!', sizin anlayacağınız aşure dağıtması işe yaramadı, malesef hala görücüsü çıkmadı bizim 'genç kızın' . (:

MALZEMELER:
  • 2 su bardağı aşurelik buğday
  • 1/2 su bardağı pirinç
  • 1 su bardağı kuru fasulye
  • 1 su bardağı nohut
  • 300 gr kuru üzüm
  • 300 gr kuru kayısı
  • 300 gr kuru incir
  • 1 çay bardağı elma kurusu
  • 1 su bardağı hurma
  • 4 su bardağı şeker
  • 2 adet portakal
  • 1 çay bardağı süt
  • 1/2 çay bardağı gül suyu
  • reçel ya da bal
  • 1 çay kaşığı tuz

YAPILIŞI:
  1. Geceden ıslatılan buğdayı pirinçle beraber aşureyi yapacağınız tencereye alıp üzerine su ilave edin ve buğday tamamen yumuşayıncaya kadar, 1-1.5 saat kısık ateşte kaynatın.
  2. Buğdayın haşlanmasını beklerken fasulyeyi ve nohutu da ayrı ayrı haşlayın. (Fasulye ve nohutu da şişmesi için bir gece suda bekletin)
  3. Buğday tamamen piştikte sonra haşlanmış fasulye ve nohutu ekleyin. Suyu yeterli gelmezse biraz daha su ilave edin. Buğdayın baklagillerle özleşmesi için bir süre daha kaynatmaya devam edin.
  4. Daha sonra doğranmış kuru meyveleri, rendelenmiş portakal kabuğunu, portakal suyunu ve sütü ilave edip, kaynatmaya devam edin.
  5. Kuru meyvelerle birlikte 20 dakika kadar kaynattıktan sonra şekeri, tuzu ve yarım çay bardağı gül suyunu ilave edin.
  6. Son olarak aşurenize renk ve farklı tat vermek isterseniz 3-4 yemek kaşığı reçel (vişne, kayısı, ayva, vb.) ya da 40 çeşit malzemeyi tamamlamak için 1-2 yemek kaşığı bal ilave edip, ocaktan alın.
  7. Aşurenizi servis yapacağınız kâselere paylaştırın. Biraz soğuyup üzeri kaymak tutunca biraz tarçın serpiştirip dilediğiniz kuruyemiş çeşitleri ve narla süsleyin.

Afiyet Olsun..