1 Mayıs 2008 Perşembe

YEMEK ŞÖLENİ

Geçen sene Zühtüpaşa Lions Kulübü ve Sofra Dergisi işbirliği ile düzenlenen ve benim de birinci olduğum yemek yarışmasının ikincisi geçtiğimiz Çarşamba günü ( yani 23 Nisan’da, yani blogumun doğum gününde (: ) Bostancı Greenpark Otel’de düzenlendi. Göztepe Devlet Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Servisi’nin yapımı yararına düzenlenen yarışmada bu sene Yaş Pasta’lar yarıştı.
Sofra Dergisi'nin verdiği yarışma katılım kuponunu doldurarak tariflerini gönderenlerin arasında seçilen 10 finalist, sabahın erken saatlerinde Greenpark Otelin mutfağına girerek pastalarını hazırlamaya başladılar. Uzun süren hazırlama aşamasından sonra yarışmacıların tamamı mutfaktan birbirinden farklı ve lezzetli pastaları hazırlayarak çıktılar.


Şimdi siz tüm bunları nasıl bu kadar detaylı bildiğimi ve pastaların fotoğrafları nereden bulduğumu merak edeceksiniz, sizi daha fazla meraklandırmadan hemen açıklayayım. Bu seneki yarışmaya yine katıldım ben(:, ama bu sefer yarışmacı olarak değil, yarışmaya katılmaya hak kazanan bir arkadaşımı ve annemi desteklemek için katıldım. Aslında ben geçen sene çok eğlendiğim ve hoş vakit geçirdiğim bu etkinliğe “yarışma yakını” sıfatıyla katılmak istemediğim ve “yarışmacı” sıfatını kendime daha çok yakıştırdığım için bu sene yine başvurdum yarışmaya. (: Ama “Şampiyon olan takım, yeşil sahalardan çekilmeli, başkalarına şans vermeli” diyerek, kabul etmediler beni.

(Tabi ben yine dayanamayıp, annemin kepini başıma takıp, poz verdim objektiflere)

Neyse biz yarışmaya geri dönelim… İlk olarak mutfak çalışmalarından birkaç kare göstermek istiyorum. Gerçi elimde sadece annemin çalışmalarını gösteren fotoğraflar var ama sakın yanlış anlamayın, bu durum bizim bencillik yapmamızdan değil, organizasyonu düzenleyenlerden kaynaklanıyor. Organizasyonu düzenleyen ekip, geçen senenin aksine, nedenini anlayamadığım bir sebepten dolayı(!), mutfağa girip fotoğraf çekmemize izin vermediler. Bu sebepten dolayı da ablam sayılı fotoğraf çekme hakkını annemden yana kullanmış. (:

( Bu arada tüm azarlama ve engellemelere rağmen, bin bir zorlukla bu fotoğrafları çeken ablama teşekkürler. )

Ve yaklaşık 4 saat süren hazırlıklardan sonra tüm finalistler ellerinde pastaları, yüzlerinde başarmanın verdiği mutluluk ifadesiyle çıktılar mutfaktan ve bize hazırladıkları tarifleri ile poz verdiler.


Yarışmacılar pastalarının kısa bir tanıtımını yaptıktan sonra pastalarını tüm jüri üyelerine tek tek gösterip ilk puanlarını almaya başladır. Ödüllü aşçılardan ve ünlü sanatçılardan oluşan jüri tarifleri tadıp, tariflere “lezzet” puanlarını vermeye başlayınca tüm finalistlerin heyecanı artmaya başlamıştı. Bu heyecan durumu sadece bir finaliste yarışmanın başından sonuna aynıydı, hatta diğer finalistlerin aksine ondaki heyecan durumu giderek azalan bir parabol eğrisi gibi zaman geçtikçe “0” noktasına yaklaşıyordu. Çünkü emindi kendisinden, kesinlikle dereceye giremeyecekti. Lafı daha fazla uzatmadan hemen açıklayayım bu kişiyi: bahsi geçen kişi tabi ki ANNEM..! Zavallı kadın daha yarışmaya başlamadan elenmişti. Suçu geçen seneki birincinin annesi olmaktı ve o da bunun bedelini ağır ödedi. (: Tüm jüri üyeleri bu gerçeği göz önünde bulundurarak değerlendirdikleri için annemin tarifini, hak ettiği değeri bulamadı annemin pastası.

Yarışma sonunda jüri üyelerinden Yılmaz Morgül gelip: “5 numaralı tarifi, hani şu kurumeyveli olanı paketleyin, ben onu götüreceğim.” demesi ve Greenpark Oteli aşçılarının : “En güzel pastalardan biri İncirli-Hurmalı olandı.” yorumlarını yapmasına rağmen (: nedense dereceye girememişti annem.

Neyse yarışmanın tatsız yanlarını bir kenara bırakıp, dereceye giren pastaları açıklamadan önce, sizlere annemin ve arkadaşımın pastalarından bahsedeyim biraz.


Resimde gördüğünüz pastalardan sağdaki (yani 5 numaralı pasta) anneme ait. Hiçbir pastanede bulamayacağınız çok farklı ve orijinal bir tarif. Bu pastaya farklılık veren onun o çok lezzetli incirli -hurmalı kreması ve bu kremanın ceviz-krokan ve labne ile uyumu. Kuru meyvenin faydalarını bilen anneler, çocuklarına kuru meyve yedirebilmek için bu pastayı mutlaka evlerinde denemeli. Ama bunun için biraz sabırlı olmaları gerekecek, çünkü bu lezzetli ve faydalı pastanın tarifini, tüm detaylarıyla, ilerleyen günlerde blogumda yayınlayacağım.

Resimde görünen 3 numaralı tarif ise arkadaşım İlknur'a ait. Pastanın ismi de enaz kendi kadar orijinaldi - Porta-Chic Pastası. Porta-Chic Pastasının da hakkını yememek lazım, çünkü bu pasta uzun süren uğraşlar ve uykusuz gecen geceler sonunda ortaya çıktı. (: Tarifin ortaya çıkması geçici bir süre, yani İlknur'a finalist olduğu haberi gelene kadar, rahatlatmıştı onu . Ama İlknur'a finalist olduğu haberi geldiği zaman, ikinci sıkıntılı dönem başlamış oldu. İlknur haberin geldiği günden itibaren, hergün bir yandan bana laf sayarak (Kübraaa, yaktın benii!! -yarışmaya tarif yollamasını ben sölediğim için suçlu olmuştum) bu pastanın birçok farklı modelini denedi. Her seferinde yaptığı pasta, evdeki uzman juri tarafından değerlendirildi, eksik yönleri söylendi ve pasta tam anlamıyla beğeni toplayana kadar bu pastanın yapımına devam edildi. Ve böylece resimde gördüğünüz pasta ortaya çıkmış oldu. Bu arada, bir önceki cümlede bahsi geçen uzman kişi Sayın Hasan Tayyip Altuncu'dur. Kendisi İlknur'un abisi olmakla birlikte, işinin ehli olan bir kahve gurmesidir. (:

Ve en sonunda geldik dereceye giren pastalarımıza. Resimde gördüğünüz pasta yarışmanın birincisi olan Süreyya Mecit'e ait. Süreyya Hanım, tart hamurunun içersine tahinli-cevizli bir krema koyup, üzerini de çikolatalı kreplere sardığı muzlarla süslemişti pastasının. Aslında her ne kadar bu tarif Yaş Pasta'dan çok Tart kategorisine girse de, Türk Damak tadına uygun ve lezzetli bir tarifti.

Finalistlerden Selin Turgut yukarıdaki resimde gördüğünüz "Çocuk ve Bahar" isimli pastasıyla yarışmanın ikincisi oldu. Bu pastadan tadamadığım ve de dilimlenmiş halini göremediğim için pastanın içeriği konusunda herhangi bir yorum yapamıyorum. Ama son derece profesyonel görünüme sahip olan bu pasta için, yüksek lisans öğrencisi olan Selin Turgut'u tebrik ediyor, eğitim hayatında başarılar diliyorum.

Üçüncü olan pastamız ise başkentimizden gelen ve Gazi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Ülkü Bayhan'a aitti. Ülkü Hanım, hazırladığı pandispanyaya marmelat sürerek rulo şeklini verdikten sonra dilimleyip derin bir borcamın kenarlarına ve tabanına güzelce yerleştiridikten sonra, hazırladığı panna cotta ile borcamı tamamen doldurup pastanın donması için bir süre bu şekilde buzdolabında bekletmiş. Daha sonra da servis yapacağı düz bir tabağa, borcamı ters çevirerek pastasını çıkarmış ve bu güzel görünümü elde etmiş.

Dereceye giren tüm finalistleri burdan bir kez daha tebrik ediyor ve yarışmaya katılan diğer 5 finalistimizin hazırladığı pastaların fotograflarıyla size şimdilik veda ediyorum..